Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba?
Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme. Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simruğ kuşu, eskiden ötermiş.
VEDHA'LARDAN BİRİNDE-V- AYŞE DOLLEY'İN BULUNMADIĞI BÖLGE
Kim bu adamlar ayakları üzerinde duruyorlar
Başlangıçta dinleniyorlardı
Sonraları hiç yorulmadılar
(Vedha çok gençti)
Deniz tuzu kokan saçlarını yıka sararıyorlar
Bir takım unutulmuş yüzler gibi
Sigara içiyorlar çok ve ölümü kullanıyorlar
(...)
Ben ikinci gözümü bir kurşunla değiştim
Ne denebilir benim gözüm maviydi
Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme. Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; unuttunbeni mavisinden bir yelkenliye binmiştir. Hamsin yelleri eser Mısrâyim'den, kırk gün. Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.
"Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada sırada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (Ceset'imin) oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben."
"Karya, benim küçük sevgilim...
Ne kadar oldu ben gideli ve sen ne kadar süredir var olmayışımla savaşıyorsun, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, yanında kalamayacağımdı. Eğer gidişimi anlatabilmenin bir yolu olsaydı, inan ki denerdim bunu. Seni bir bilinmezliğin ortasına çekmezdim. Fakat tek bilmen gereken şey, gitmem gerektiği. Kalbim, yanında can çekişircesine kıvranırken kalamazdım daha fazla. Kalıp da bana aşık olmana izin veremez, bu yıkımı izleyemezdim.
Senden beni affetmeni beklemiyorum, affedemezsin de zaten. Ama ömrüm boyunca bunu isteyeceğim.
Sadece gülümse arada, nefes alayım istiyorum. Bir gün döner miyim? Bilmiyorum. Döndüğüm de sen bıraktığım gibi olur musun? Sanmıyorum, küçüğüm. Büyüyeceksin. Hayat seni büyütecek ve öyle çıkaracak karşıma. Çocuksun henüz, güzelim. Bunun kıymetini bil ve kapatma kapılarını hayata. Dilediğince yaşa, özgürce savur saçlarını rüzgarda. Bunu bilmeye ihtiyacım var.
Her gece seni izlerdim perdenin ardından. Geceleri uyurken üzerini açıyorsun. Uyanıp ört üstünü, sıkıca sarıl yorgana. Yokluğumda üşümeni istemiyorum.
Gidişimi sorgulama. Veda etmek değil amacım. Öyle olsaydı gözlerinin içine baka baka yapardım bunu. Niyetim aklından çıkmamak değil. Öyle bir sil ki beni, hiç var olmamışım gibi yaşa hayatını.
Sabah, büyük ihtimalle süt istemeye geleceksin. Sen yokken buzdolabına baktım, sütün kalmamıştı. Buzdolabına senin için süt bıraktım.
Isıtmadan içme.
Sevmezsin zaten."
⊰ ortodoksluklar - X ⊱
“Bir artıkyıl’ın son imsakıydı. Sustu bir emmebasma kara tulumba. Kurşuni bir fısıltı. Saçlarını çözmüş bir ses, dedi kimdir o?”
1968