Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.
Sayfa 188 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba?
Sayfa 70
Reklam
Mısrâyim
Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme. Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simruğ kuşu, eskiden ötermiş.
Sayfa 78 - YKYKitabı okudu
Gün batarken ayrılırsak eğer Gizlice bakışlarını doldur koynuma Güneşsiz ayrılamam Sular çoktan ışıdı koynumda Gel artık uyandır beni Seher vakti dağıt saçlarını yüzüme Rüzgarsız uyanamam İstersen fırtınalar yarat soluğunla Yorganı kaldırıp savur üstümden Kendinle ört her yerimi Gün doğarken sensizliğe dayanamam
Sayfa 15
VEDHA'LARDAN BİRİNDE-V- AYŞE DOLLEY'İN BULUNMADIĞI BÖLGE Kim bu adamlar ayakları üzerinde duruyorlar Başlangıçta dinleniyorlardı Sonraları hiç yorulmadılar (Vedha çok gençti) Deniz tuzu kokan saçlarını yıka sararıyorlar Bir takım unutulmuş yüzler gibi Sigara içiyorlar çok ve ölümü kullanıyorlar (...) Ben ikinci gözümü bir kurşunla değiştim Ne denebilir benim gözüm maviydi
Mısrâyim
Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme. Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; unuttunbeni mavisinden bir yelkenliye binmiştir. Hamsin yelleri eser Mısrâyim'den, kırk gün. Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.
Reklam
düzyazı şiirin en güzel örneğidir benim için.
"Gözkapaksız, şeytandan biri, çekiyor tramvay paramı benim. Arada sırada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. Otelde, onun (Ceset'imin) yatağında yatarım. Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. Kocaman öküz ellerimle. Alçak bir mahmuz. Kükürt kokusu. Dağlanmış bir kıç. Bakır çalığı. Damarlarımdaki lağımlarda bir fare. İndiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. Deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. Mahzende. Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. Kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. Karşılaşmak. Bu, benim yeniden İşkence Sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. O angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. Gömülmek istemezmiş.. Üşürmüş.. Arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. Gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. Başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (Ceset'imin) oğlan kardeşi. Kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. Adam! Niçin hıçkıracakmışım sanki. Kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben."
Saçlarını da kardeşin taşırdı kömür karası. Bir kent görünür sen güldükte kurulmuş.
"Karya, benim küçük sevgilim... Ne kadar oldu ben gideli ve sen ne kadar süredir var olmayışımla savaşıyorsun, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, yanında kalamayacağımdı. Eğer gidişimi anlatabilmenin bir yolu olsaydı, inan ki denerdim bunu. Seni bir bilinmezliğin ortasına çekmezdim. Fakat tek bilmen gereken şey, gitmem gerektiği. Kalbim, yanında can çekişircesine kıvranırken kalamazdım daha fazla. Kalıp da bana aşık olmana izin veremez, bu yıkımı izleyemezdim. Senden beni affetmeni beklemiyorum, affedemezsin de zaten. Ama ömrüm boyunca bunu isteyeceğim. Sadece gülümse arada, nefes alayım istiyorum. Bir gün döner miyim? Bilmiyorum. Döndüğüm de sen bıraktığım gibi olur musun? Sanmıyorum, küçüğüm. Büyüyeceksin. Hayat seni büyütecek ve öyle çıkaracak karşıma. Çocuksun henüz, güzelim. Bunun kıymetini bil ve kapatma kapılarını hayata. Dilediğince yaşa, özgürce savur saçlarını rüzgarda. Bunu bilmeye ihtiyacım var. Her gece seni izlerdim perdenin ardından. Geceleri uyurken üzerini açıyorsun. Uyanıp ört üstünü, sıkıca sarıl yorgana. Yokluğumda üşümeni istemiyorum. Gidişimi sorgulama. Veda etmek değil amacım. Öyle olsaydı gözlerinin içine baka baka yapardım bunu. Niyetim aklından çıkmamak değil. Öyle bir sil ki beni, hiç var olmamışım gibi yaşa hayatını. Sabah, büyük ihtimalle süt istemeye geleceksin. Sen yokken buzdolabına baktım, sütün kalmamıştı. Buzdolabına senin için süt bıraktım. Isıtmadan içme. Sevmezsin zaten."
Sayfa 285 - Karan KerimoğluKitabı okudu
Reklam
Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak
Sayfa 78 - Yky YayınlarıKitabı okudu
Deniz tuzu kokan saçlarını yıka sararıyorlar Bir takım unutulmuş yüzler gibi Sigara içiyorlar çok ve ölümü kullanıyorlar
Sayfa 17 - Yky YayınlarıKitabı okudu
⊰ ortodoksluklar - X ⊱ “Bir artıkyıl’ın son imsakıydı. Sustu bir emmebasma kara tulumba. Kurşuni bir fısıltı. Saçlarını çözmüş bir ses, dedi kimdir o?” 1968
Sayfa 96 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
⊰ gizli yahudi ⊱ “Saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba?” 1965
Sayfa 70 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Saçlarını da kardeşin taşırdı kömür karası. Bir kent görünür sen güldükte kurulmuş.
Sayfa 186 - Niye o kadar güldümdü? | kardeşimin taşıdığı saçlar, bu benim kıvırcık olmayan kıvırcıklığımla ilgili.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.